7 Aralık 2012 Cuma

"Martin Eden" Olabilmek veya Olamamak

"Bazı kitaplar, okurken insanın dudaklarını kanatır."

Martin Eden ile oturup sohbet etmenin keyfini hep yaşayacağım. Onun kadar beni etkileyen insan azdır. Hakikaten üzerinden hayli zaman geçmesine rağmen Martin'in hikayesini hala sahiplenirim. Basit bir tutku ideal ikileminden fazlasını ifade ediyordu o. Can kulağıyla dinliyordum anlattıklarını. Bir gün Istanbul'a davet ettiğimde gözleri ışıldamıştı. Kısmet olmadı... Erken demir aldı bu taraflardan. Oysa ki biliyordum Istanbul'u görse yaşam halkasına yenisini ekleyebilirdi. Biliyordum o bana Istanbul'u anlattığında ben yeniden kentin zehrine, panzehirine aşık olabilirdim.


Lakin neyin farkına vardı da göç etti? Yazarlık hayatını besleyen aşk olgusuna karşı mı kendini biledi? Yoksa yazdıkça, idrak ettikçe bir ikileme mi düştü? Yazmak = mutsuzluğa yol almak... Pupa yelken idrak etmek... İnsan en çok elinden gelmeyecek şeyler için, ulaşılmaz için çabalarmış. Sen neye ulaşamadın Martin? Neden çekip gittin, beni yalnız bıraktın? Biz birlikte olsak ben böyle olur muydum? Oysa henüz görmediğimiz denizler vardı... Sen hangi kadında boğuldun Martin?


Sevgiler Cemal Erdem




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder