bu kentin tek gözlü kedileri
cinnet geçirmiştir
şiir kovalamaktan
yağmur kokan satırları
uzaktan uzağa
tente altlarında izlerler şimdi
-
an
siyah beyaz
zaptedilmez
yorgun, çıplak
öpülesi, pürtelaş yağmur
mazgallara sürüklenir çaresiz
kaldırım kenarlarından
yelkenleri şiirlerle efsunlu
kağıttan gemiler
cebelleştikçe boğulur
dudaklarından yosunları sökemeyen
geniş ağrılı denizler
pis vapur camlarıyla seyredilen
yağmuru bile, filmiyle
apartmanlar arası gerilen
sokak lambalarından
bir bir aşağı iner
kent cambazları
iptaldir tüm kırık renkli uçurtma bayramları
güneşi, vakti geldiğinde
tekrardan göğe iliştirecekler diye
çekmece arkalarında
elveda işlemeli mendillerin altlarında saklayan kadınlar
çoktan rüyalarını balkonlara asmıştır
gizlisiz saklısız
korkmadan
neden asfaltta biriken yağmur suyunda
gökyüzünün giderek azaldığını
apartman çatılarının büyüdüğünü merak erderek
öpülesi, pürtelaş yağmur
parmak uçlarında
uzanıp öpüyorum
yalnızlığımın gökkuşağında
Metin Çalışkan
Yaşam Ayracı
13 Ocak 2014 Pazartesi
9 Ocak 2014 Perşembe
Hasarlı Anılar
anlattıkça eksilen, tanıdık bir şeyler var
oysa yetmeli çırılçıplak kalana dek
sessiz şiirlerin hızla kana karışması
bilirim ikimizin de göğü ayrı, yabancı
herkesinki de kendince şenlikli, hüzünlü
aynı bulutu öpebilmek mümkün mü
yaşayamadıklarımızı kazıdıkça
geçmişin dökülen, kayıp duvarları altından
çıkan kırmızıları savunsak
onlara uzansak belki
evet bugün kırmızılar taşıdım
henüz tanımadığım rüyalarımdan gizli gizli
eksik ve belirsizdiler
balkona çıkıp yağmur suyuyla güneşi yıkayan kadınlarca ayıplandım
pencerenin en güzel tarafına denk gelip de açmayan menekşeler gibi
anlatmasak hala durur muyduk kentin sarmaşıklı duvarları, sırlı trenleriyle
Metin Çalışkan
oysa yetmeli çırılçıplak kalana dek
sessiz şiirlerin hızla kana karışması
bilirim ikimizin de göğü ayrı, yabancı
herkesinki de kendince şenlikli, hüzünlü
aynı bulutu öpebilmek mümkün mü
yaşayamadıklarımızı kazıdıkça
geçmişin dökülen, kayıp duvarları altından
çıkan kırmızıları savunsak
onlara uzansak belki
evet bugün kırmızılar taşıdım
henüz tanımadığım rüyalarımdan gizli gizli
eksik ve belirsizdiler
balkona çıkıp yağmur suyuyla güneşi yıkayan kadınlarca ayıplandım
pencerenin en güzel tarafına denk gelip de açmayan menekşeler gibi
anlatmasak hala durur muyduk kentin sarmaşıklı duvarları, sırlı trenleriyle
Metin Çalışkan
7 Ocak 2014 Salı
Kolonya Sokak
ah!
karanfilli evleri yanık çingene şehir
bayılmak üzeresin
yüreğindeki ağaçlar
tek tek sökülürken
dinle!
kuş dili tutulmuş
yeşili kan toplamış şiir şer dolu
özgürlüğe kök salan
istem dışı intiharlardan
ah!
usulsüz sevişmelerle
caddelerine yağmur inen şehir
düşmek üzeresin düşmek
kurtulmak imkansız
kağıt yangınlarından
dinle!
ilk kolonya sokak alev alacak
ben, içi titreyen bir yosun gibi
denizin genzine kaçarken
Metin Çalışkan
karanfilli evleri yanık çingene şehir
bayılmak üzeresin
yüreğindeki ağaçlar
tek tek sökülürken
dinle!
kuş dili tutulmuş
yeşili kan toplamış şiir şer dolu
özgürlüğe kök salan
istem dışı intiharlardan
ah!
usulsüz sevişmelerle
caddelerine yağmur inen şehir
düşmek üzeresin düşmek
kurtulmak imkansız
kağıt yangınlarından
dinle!
ilk kolonya sokak alev alacak
ben, içi titreyen bir yosun gibi
denizin genzine kaçarken
Metin Çalışkan
7 Aralık 2013 Cumartesi
Usul Adımlarla Pinokyo
ağaçların ekim çıplaklığı kadar kimsesiz
bakış boşluğumun eksiltmeli yalnızlıkları
göz altlarım neden böyle yağmur aşınması
avuçlarım binlerce çizgi
avuçlarım neden soğumayan tütün acısı
büyük büyük gök aynalarda
ressamın ilk fırça darbesini unuttuğu yüzüm
içim efsunlu şiirlerle
kayıp şehirlerle örülü
dudaklarımda iki dize
ceviz ağacı
rüyalarımda
akrobat harfler
taklacı kelimeler
cambaz cümleler
ta
ta
takkk
ağır çekim devinimler
önce bir kış tangosu
sonra ormanların intihar uğultusu
donmuş ırmaklara yürürken
bileklerimdeki ipler düşecek
"kuklacının son gösterisi"
bakış boşluğumun eksiltmeli yalnızlıkları
göz altlarım neden böyle yağmur aşınması
avuçlarım binlerce çizgi
avuçlarım neden soğumayan tütün acısı
büyük büyük gök aynalarda
ressamın ilk fırça darbesini unuttuğu yüzüm
içim efsunlu şiirlerle
kayıp şehirlerle örülü
dudaklarımda iki dize
ceviz ağacı
rüyalarımda
akrobat harfler
taklacı kelimeler
cambaz cümleler
ta
ta
takkk
ağır çekim devinimler
önce bir kış tangosu
sonra ormanların intihar uğultusu
donmuş ırmaklara yürürken
bileklerimdeki ipler düşecek
"kuklacının son gösterisi"
H.G Wells: Görünmez Adam
"Iping kasabası sakinleri onu ilk gördükleri zaman, bir pardösü giyiyor ve gözlük takıyordu tepeden tırnağa tüm vücudu bandajla sarılmıştı. Gizlediği kimliği ve garip davranışları, nedeniyle kasaba sakinleri ona sorular sorup, onun canın sıkılmasına sebep olmuştu. Önceleri, kasabalılar, onun başına korkunç bir kaza gelmiş olduğunu düşündüler. Ama gerçek, çok daha tüyler ürperticiydi.
Bu gerçek açığa çıkmaya başladığında, sadece bir tek şeyin kesinliğinden emin olmuştu kasaba halkı: Bu yabancı bir ruh hastasıydı ve çevresindeki insanlara zarar vererek huzur buluyordu. İlk baskısı 1897 yılında yapıldığında, "Görünmez Adam" HG Wells'in, insanca değerleri önemsemeyen bilimin verebileceği zararlar hakkında dünyamızı haklı uyarısı olarak kabul edildi."
Wells'in Görünmez Adam'ı üç kısımla ele alınabilir. Ana karakterinin gizemi üzerine kurulu ilk kısım, bilim, insani değerler açmazları arasındaki ikinci kısım, macera, gerilim romanlarını andıran kovalamacaları ve olay örgüsüyle üçüncü kısım. Tüm bu kısımların satır aralarında çizilen çıldırma eşikleri. Kitap yoğun bir gerilim dozundan ziyade tartışmaya açtığı problemler, dönemin İngilteresi hakkındaki tespitler ile sürükleyici anlatım tarzıyla önemli. Kitabın başında Wells'in öndeyişindeki kimi noktalar da özellikle fantastik edebiyatla alakalı söylemler kayda değer. Wells'e başlamak için epey ideal bir roman; Görünmez Adam.
Neco z Alenky
"Alıştığımız Alice hikayesindekinden farklı olan bu dünyada, korkutucu karakter ve yaratıklarla karşılaşıyoruz. Yönetmen Jan Svankmajer, sürreal öğeler kullanarak anlattığı Alice'in fantastik hikayesini bir korku masalına dönüştürüyor."
Delik deşik kuklalar, durmayan saat tik takları, ürkütücü mekan ve karakter tasarımlarıyla tedirgin eden bir büyüme yolculuğu. Alice uyarlamaları arasında sanırım en nevi şahsına münhasırı Jan Svankmajer'in Neco z Alenky'si. Alice'in hem anlatıcı hem de hikayenin ana karakteri konumunda olması ise filmde farklı boyutlar yaratmış. Etkin ve edilgen, hem her şeyi yaşayan kendi dışında gelişen bir düşsel dünyayı kateden hem de o dünyanın sorumlusu. Henüz filmin başında Alice, izleyeceklerimizin çocuklar için olduğunu, belki de öyle olmadığını belirtir. Hakikaten film bu söylemi doğrular niteliktedir. Svankmajer kesinlikle şans verilmesi, izlenmesi gereken, farklı sinemasal deneyimler sunan bir isim. Alice başlangıç için doğru tercih gibi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)