16 Mayıs 2013 Perşembe

Rebecca


"Genç bir kadın aşık olduğu yakışıklı Maxim De Winter'la evlendikten bir süre sonra Maxim'in eski eşi Rebecca'nın birkaç ay önce gizemli bir şekilde ölmüş olduğunu öğrenir ve kocası ile olan ilişkisinin her zaman Rebecca'nın gölgesinde kalacağını farkeder. Film boyunca adı telafuz edilmeyen kadın, aynı zamanda kendisini evin yeni kadını olarak kabul etmek istemeyen hizmetçi Mrs. Danvers'ın kıskanç ve takıntılı tavırları ile başa çıkmak zorundadır. Alfred Hitchcock'un Daphne Du Maurier'ın bir romanından uyarladığı Rebecca yönetmenin aynı zamanda ilk Amerikan yapımı filmi olma özelliğini taşıyor. 1940'ta En İyi Film dalında Akademi Ödülü'nü kazanan filmin yapımcısı David Selznick'in bir önceki filmi Rüzgar Gibi Geçti de, aynı dalda ödül sahibi olmuş ve efsaneleşmişti."



Alfred Hitchcock sineması her zaman izlerken keyif vermiştir. Ana temaları, yan temaları, yönetimi, oyunculukları, şüphesi ve gerilimiyle. Fakat "Rebecca" kadar (beğenmesine beğendim de dikkat çekici nokta bu değil) sevdiğim filmi azdır ustanın. Özellikle harika senaryosunun matematiğine bayıldığımı söyleyebilirim.
Filmi üç bölüme ayırmak mümkün. Üç bölümü de tek çatıda toplarsak bir peri masalının iyi başlayıp, masalın yıkılmaya ramak kalması, derme çatma da olsa yeniden inşa.
Birinci bölümde sıradan fakat oldukça samimi ana kadın karakterimiz yakışıklı, karizmatik, egzotik ana erkek karakterimizle karşılaşıyor. Oldukça ürpertici bir biçimde. Bu kısımlar gayet hızlı geçiyor. Hitchcock gerilimi usul usul tırmandıracağı gelişme bölümüne daha fazla zaman ayırmış giriş ve gelişmeden.
İkinci bölümde ise kadın karakterimiz bir hayaletle, bir ölüyle Rebecca ile yarışmak durumunda kalıyor. Rebecca ismi ağza gizliden gizliye alınmakta, dillendirilmiyor çok. Ancak şu bir gerçek ben ana kadın karakterin ismini duydum mu hatırlamıyorum. O hep Bayan De Winter. Asıl sorun, Rebecca'nın Bayan De Winter olarak ün yapması.
Üçüncü bölümü es geçiyorum sürprizbozana girer (ilk nerede okuduysam spoiler türkçesini teşekkürler )
Oyunculuklara bayıldım. Laurence Olivier ile Joan Fontaine'in kimyaları müthiş. Ancak şu bir gerçek Bayan Danvers en ürkütücü Hitchcock karakterlerinden birisi.
Kesinlikle izlenmeli...

  ---spoiler---
Özellikle senaryo matematiğine bayıldım. Gerçek ortaya çıktığında, cinayet bilgisi seyirciye verildiğinde senaryo sayesinde biz asla adamın yakalanmasını istemiyoruz. Aslında birini öldürdü. Cezasız kalmamlı. Fakat hem Rebecca'nın kötü karakteri, hem ikinci Bayan Winter'ın aşkı hem de yeterince çektiklerini düşünmemiz bırakın onların ayrılmasını istemeyi son sahnelerde iyice arzı endam eden, öyküye önemli hizmeti bulunan Jack Favrey'nin suçlanmasını isteriz....

---spoiler--- [^]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder