5 Ekim 2013 Cumartesi

Masumiyet


Bir sohbette; "Demirkubuz Masumiyet kadar iyi bir film hala çekemedi." cümlesini duyunca yadırgamıştım. O zamanlar henüz izlememiştim Masumiyet'i. İtiraf, C Blok, Kader, Üçüncü Sayfa, Yeraltı, Kıskanmak çalışmalarını izleyebilmiştim yönetmenin. C Blok'u bir türlü sevememiştim, Kıskanmak'ı ise ne denli titiz bir dönem filmi olursa olsun, ya da Demirkubuz'un irdelemeyi sevdiği hangi unsurları bulundurursa bulundursun beklenmedik bir filmdi, alışamamıştım. Diğer filmlerde ise belki biraz biraz İtiraf'ı ve Kader'i ön plana çıkarıyordum. Masumiyet'i izleyene kadar...
Masumiyet'i seyrettiğimde, yukarıdaki cümlenin yanında yer aldım. Oyunculukların gücü, senaryonun iyiliği bir yana düşününce Demirkbuz'un sonraki tüm filmlerinin Masumiyet'ten beslendiğini, oradan başladığını ancak onun kadar yaşayan, güçlü filmler olmadıklarını düşündüm. (Hatta Dostoyevski'nin bile Masumiyet'ten çıktığını hissettim) Sanırım yönetmeni, Masumiyet ve sonrası gibi iki döneme ayırmak mümkün.
Haluk Bilginer'in tiradı, Güven Kıraç'ın sade oyunculuğu, Derya Alabora'nın çıkışları, otel, otelde izlenen filmler... Hepsi güzel bir bütünün rahatsız edici parçaları. 
Demirkubuz'un en iyisi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder