10 Eylül 2013 Salı

Rock'n Coke Notları


Festival bahane dostlarla olmak şahane mottosuyla hareket ettiğimiz bir rock'n coke geride kaldı. Bilet fiyatlarının genellikle parasızlık endeksli günlere denk gelmesinden vesaire tek gün de gidebildiğim güzel bir deneyim yaşadım. Çözülemeyen yol çilesi, temizlik, das kapital sorunlarını saymazsak iyi bir organizasyondu. Festival alanına gidişimizde yaşadığımız komik anlar harikaydı. Servis şoförü bir gece evvel aynı yere gitmesine rağmen Hezarfen'i bulamadı. Dönüp durduk. Gezdik, yanımıza kar kaldı. Festival alanına geldiğimizde giriş için tüm kapılardan eli boş döndük, adam sinirlendi. Nereye gitsek bir başka tarafa yolluyorlardı. Zar zor amacımıza ulaştık nihayet. İnatla Büyük Ev Ablukada'yı dinlemek istiyordum. Neticede Turgut Uyar'ın aynı isimli bir şiiri mevcuttu. Eğlenceli bir performans ortaya koydular. Lilililerle, Havadar, En Güzel Yerinde Evin özellikle keyifliydi lakin en şık hareket Ahmet Kaya'ya saygı duruşuyla Enver Gökçe'ye ve Turan Emeksiz'e selam çaktığı Katlime Ferman coverıydı.

Büyük Ev Abluka sonrası birkaç grubu es geçtik. Sıra Editors'e geldi. Müzisyen dostum Cem Delemen'in ve ekibinin de aramıza katılmasıyla tamam olduk. Festival renklendi, dostlar etrafımızda. Editors'un performansı çıtayı yükseltti. Yaklaşık on tane şarkı onu da harikaydı. Smokers outside the hospital doors ile Münich, Papilion ayrı yıldızlı. Bir sorun ise benim müzik anlayışımın yetmediği fakat Cem'in dikkatimi çektiği bateri sesinin özellikle kickin yüksekliğinden solistin geri planda kalmasıydı. Neticede Editors Istanbul'u memnun ederek festivalden ayrıldı.

Editors ardından sahneyi Duman aldı. Alışkın olduğumuz performanslarından birini sergilerken konseri Gezi Parkı olayları için besteledikleri Eyvallah ile açmaları kayda değerdi. Sanırım günün en politik konseri en fazla slogan atılan konseri de bu olmuştur. 

Duman sonrası Hurts'e ayırdım vaktimi. Tanımıyordum grubu. Bir arkadaş tavsiyesiyle izledim. O gün o ana dek seyrettiğim en iyi performanstı. Öncelikle solistin heyecanı her haline yansıyor samimi, güçlü bir performans ortaya koymasını sağlıyordu. Bir de piyano dahil birkaç farklı enstrümanın uyumlu müziği vardı. Dinlediğime, tanıdığıma değdi. Takibe aldım. Miracle, İlluminated, Wonderful Life, Sandman hepsi çok iyiydi.

Nihayet beklenen an gelmişti, arkadaş grubumun, festivale gittiğim güzel insanların en çok sevdiği grup, iple çektikleri an gelmişti. Arctic Monkeys sahnedeydi. Bu grubu da tanımıyordum. Sadece solist Alex Turner'ın Submarine filminin müziklerini yaptığını (ki çok severim müziklerini) biliyordum. Yine de o akşam tekrar teyit ettim. Grup yanılmıyorsam yeni çıkacak albümlerinden Do I Wanna Know şarkısıyla açılışı yaptı. Nadir bildiğim Arctic şarkılarındandı. Turner'ın cool tavırları sanırım konsere damgasını vurdu. Hurts'ün de önüne geçerek zirve yaptılar. Ayılan bayılan kızlar olduğuna kefilim, adamın aksanı yeter şeklinde cümleler de duymadım değil. (Bu yönde çalışmalarımı hızlandırım İngiliz filmlerine ağırlık tanıdım) Grup kapanışı ise ilk defa duyup pek sevdiğim, kiminin ağladığı, kiminin eskileri yad ettiği 505 şarkısıyla yaptı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde festivali yine bilmediğim bir grupla, kadın solistinin sahne hakimiyetinin yüksekliği, yaptıkları iyi dans müzikleriyle tanınan La Roux ile kapattık. Zıpla dur. Hopla dur. In for the Kill, I'm not your Toy görülmeye değerdi.

Sonra dönüş çilesi başladı. Üzerine acayip hasta oldum fakat olsun süper bir geceydi. İkinci gün için Cem Delemen'in kısa mailinden faydalanıyorum." Pazar iyiydi shantel prodigy dans dans, Teoman'da adama söyletmedi zaten seyirci bağırmaktan, güzeldi..."

Kapanışı ama hiçbiri bir Tarık Mengüç değildi diyerek yapalım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder