19 Ağustos 2013 Pazartesi

A Face in the Crowd


"Film, 'Yalnız' Rhodes isminde kaba ve köylü bir gitaristin, yerel medyadan TV yıldızlığına, oradan da siyasette "kral-yaratıcı" haline gelişine uzanan hikayesini anlatır. Onu taşranın ücra bir köşesindeki hapishanede keşfeden radyocu Marcia Jeffries isimli kız ise, Rhodes'un büyüsüne ilk kapılan kişi olacaktır."

Medyanın gücü, yönlendirici etkisi, şöhretlerinin ikili yaşamlarına dair kayda değer bir Elia Kazan filmi. Sıfırdan başlayan bir taşralının önce radyo, ardından da televizyon yardımıyla önlenemez yükselişinin öyküsü. Güç değişim getirir... Kazan'ın Viva Zapata filminde de ufaktan benzer bir tema vardı lakin iki filmin finali karakterlerin iki zıt yolu seçmelerini yansıtmasıyla olayın rengini değiştiriyor. 

A Face in The Crowd, medyayı eleştirebileceği tüm alanlarda sözünü esirgemeyen tavrıyla da dikkat çekici. 

Reklam, politika, güven, sömürü, kapitalizm, bencillik, yüksek ego... 
1957 yapımı bir filmden günümüze bu denli paralel çizgi çekmek ise şaşırtıcı. Tüm medeniyet gelişimlerine, yaşanan olaylara rağmen medya hala yerinde sayıyor. Sadece şimdi daha renkli, daha fazla, daha alacalı. 

A Face in The Crowd'da sevdiğim diğer bir husus ise, aslında televizyon karakterleri yaratan, besleyen geniş bir çalışan kesimin bulunduğunu göstermesi. O beyaz cam gerçeğin çok uzağında duruyor. 

Kesinlikle izlenmesi gereken bir film.

  ---spoiler---
Filmin özellikle son on beş dakikası bir harika. Ana karakterin gözden düşmesinin ardından yapılan konuşma, medya dünyasında, şov dünyasında hala geçerliliğini koruyan tespitler sunuyor.

---spoiler--- [^]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder