15 Temmuz 2013 Pazartesi

Piyanist

Kimse dinlemiyordu. Bir saattir klasik müziğin en seçkin parçalarını çalıyordu. Umurlarında bile değildi. Alışveriş merkezinin kuytu bir yeri ona ayrılmıştı. Önünden geçip gidiyorlardı. Piyano çalan bir çift elin önünden geçip gidiyorlardı.

İşe başladığında olabilecekleri tahmin edememişti. Giydiği lacivert takım elbise uzun boyu sayesinde güçlü bir etki yaratıyordu. İki haftada berbat bir duruma geldi. Önce takım elbisesi kayboldu. Üstelik üzerindeyken. Çırılçıplak kaldı. Umurlarında bile değildi. Tam üç notayı yanlış çaldı. İkinci hafta vücudunu bulamadı. Elleri hariç. Elleri kalmıştı, o da piyanoyu çalabilmek için.

Üçüncü hafta elleri de kayboldu. Yerini bir otomatik piyanoya bıraktı.

Sokaklardaydı artık. Müziği bırakmadı. Ufak bir org edindi kendine. Caddelerde, mahalle aralarında, şehirde, insanlar arasında çalmaya başladı. Önce elleri geri geldi, sonra vücudu, nihayet takım elbisesi.

Takım elbisesini bir pantolon ve bir t-shirt ile değiştirdi.

İnsanlar tarafından dinlenmeye başladı. Dinlendikçe, müzik onaramadığı geçmişini onarmaya yaklaştı.

Ölene dek sokaklarda çaldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder