29 Temmuz 2013 Pazartesi

Perfect Blue

  
Büyük tehlike gerçeklik...
Satoshi Kon ile yollarımız Paprika'da kesişmişti. İnception filminin esin kaynaklarından olan animeyi beğenmiştim. Paprika'da da tıpkı Perfect Blue'da olduğu gibi gerçeklik ince bir zemine oturtulmuştu. Ne de olsa rüya evreni dahilindeydi Paprika. Rüyalar, gerçek evrene karışıyordu. Perfect Blue ise harika bir gerilim filmi. İyi bir anime mi? Sanırım öyle... Anime dünyasına çok müdahil değilim ancak zihninizi evirip çeviren, altmetni de iyi yazılmış güçlü bir film izleyeceğinizi söyleyebilirim. Japon sinemasının Amerika'ya sunduğu kaynaklar ortada. Perfect Blue kesinlikle çoğu filme kaynaklık etmiş, onların öncülü sayılabilecek bir yapım. Gerçekliğin kırıldığı sekanslar özellikle hayranlık uyandırıcı.

  ---spoiler---
Filmin en hınzır numarası harika senaryosu sanırım. Zira hem gerçek karakterden hem şizofren karakterden sahneler izliyoruz. Hepsini tek kişi gibi algılıyoruz.
Katilin ikinci bir kişi olması hakkında mail alma dışında bir ipucu yakalayamadım. Gözümden kaçmış olabilir.
Fotoğrafçının öldürüldüğü sekanstaki fotoğraflar artı cinayetin işlenişi Freud Amca tarafından izlense ahan da bilinçaltı şeklinde yorumlayabilirdi.
Şizofren karakterin ölümü çok iyi kurgulanmış. Basit gelebilir. Bir World War Z (bknz. bilim insanı zombiler arasında nasıl ölür) vakası değil. Perfect Blue da olduğunu düşündüğü karakterin gerçekliğine saldırı gelince (peruğun çıkması) ne yapacağını şaşırıp gerçekliği tekrar kurmak adına peruğa koştu. Parçalanan aynada birkaç kırık yüzün ekrana yansıması klişe mi, belki ama tam yerinde ve muhteşem kullanılmış.
---spoiler---

Önerilir... 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder