8 Temmuz 2013 Pazartesi

Demir Ökçe

"Demir Ökçe ABD'li yazar Jack London tarafından yeni bir distopya olarak ilk kez 1908'de yayınlandı.
Birleşik Devletler'de oligarşik tiranlığın kronik yükselişinin anlatıldığı, genellikle "Modern negatif ütopyalardan en erken", olanı olarak düşünülür. Jack London'ın sosyalist görüşlerinin en açık biçimde sergilendiği bir romandır. Roman özellikle Faşist yapılanmanın dünyayı nasıl vahşete sürükleyeceğini ve bunun karşısındaki devrimci duruşun nasıl olması gerektiğini kurgu içerisinde muhteşem bir şekilde anlatır.
Kitabın özellikle II. Dünya Savaşı sırasındaki Irkçı ve Faşist hareketlerden önce yazılmış olması yazarın geleceği nasıl da tahmin ettiğinin bir kanıtıdır. Kitapda ayrıca bugün ezen ülkelerde görülen işçi sınıfının Oligarşik düzenin içerisinde afyon sayılabilecek sınıfsal haklarla nasıl susturulabileceğini de bulunduğu tarihten görebilmiştir. Kitap Jack London'un dediği gibi Uçurum İnsanları'ndan Tröstleşmiş büyük Burjuva'ya kadar ezen-ezilen ilşkilerini ele alıyor. Jack London ezilen sınıflara yani onun tanımıyla Uçurum İnsanlarına, Köylü Sınıfına, İşçi Sınıfına, Küçük Burjuvaziye; Tröstleşmiş Emperyalist Burjuvazi'ye karşı birlikte mücadele çağrısı yapıyor. Politik-Kurgu sayılabilecek bu roman yazarın isabetli tahminleriyle bir kurgudan öteye geçip doğrulanmış bir kehanet olmayı hak ediyor."  (Vikipedi)


Neden Demir Ökçe ile yolum bu kadar geç kesişti? Henüz bitiremedim kitabı fakat okuduğum bölümler çerçevesinde fazlaca etkileyici olduğunu söyleyebilirim. Bazı kitaplarla, filmlerle, insanlarla geç tanıştığınızı düşünürsünüz. Aslında tam zamanıdır. Demir Ökçe  daha önceden yaşamıma dahil olsaydı ikibimiz de kartlarımızı açık oynamazdık sanırım.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder