14 Nisan 2013 Pazar

Ashes And Diamonds








Bir müddettir sıcağı sıcağına yorum yapma heyecanı yaşamamıştım. Andrzej Wajda ile tanışmama vesile olan film Küller ve Elmaslar bu heyecana yeniden ortak olmamı sağladı. içinde harika sekanslar barındıran güçlü bir politik sinema örneği. Hep tartışılır, neden bizim sinemamızda politik sinema diye bir türden fazlaca bahsedemiyoruz. Aslında son beş yıldır belki  ondan da fazla bir süredir politik sinema sayılabilecek örneklere rastlıyoruz. Daha da gelişecektir bu tür. Belki bizim politik sinema diyebileceğimiz filmlerdeki en büyük sıkıntı göstermenin imaya hep baskın gelmesi. Sinemamızın genel sıkıntılarından biri zaten mevzu. Gösterdiğimiz kareleri ya aşırı biçimde anlaşılır sunuyoruz ya da diyaloglarla açıklama ihtiyacı hissediyoruz. Bak bunlar bunlar olmuş, böyle olmuş, ben ise şöyle düşünüyorum. Politik sinemada da durum aynı. Oysa Wajda tamamen politik karakterler etrafında dönen öyküsüne bile gayet sıradan hayat hikayeleri yedirmiş ve aynı zamanda söylemek istediklerini de yüze çarpmadan söylemiş. Artı olarak savaşın dramatik yapısını da, sınıfların durumunu da güzel işlemiş. Belki artık bizim de çok konuşan fakat az sinemaya yapan filmlerden yine çok konuşan sinemasal anlamda çok konuşan filmlere geçmemiz gereklidir.

 ---spoiler---

Katilin resepsiyonistle konuşması, diyalogları harikaydı. Özellikle onu gizliden gizliye istediği odayı almaya ikna edişi. Yakınlık kuruşu. İşte diyalog budur. Harika sekanslardan biri de son bölümde adamın ölüp katiline sarılması, içerde yaşanılan politik kutlama, patlayan havai fişekler...

---spoiler---
Güçlü bir sinema deneyimiydi. Değmeyin keyfime :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder