18 Ocak 2013 Cuma

Un Homme Qui Dort



Öncelikle filmin allak bullak eden bir havası olduğunu, zor bir seyirlik şeklinde tanımlanabileceğini, izlerken resmen bunaldığımı belirteyim. Nedense beğendim yine de... Büyük ihtimalle uzlaştığım, uzlaşmadığım noktaları yüzünden.
Film aynı isimli kitabın sinema uyarlaması. Hiç diyalog yok. Fakat diyaloga gerek bırakmayan bir anlatıcı mevcut.
"Uyuyan Adam" olarak çevrilen filmde adamın hiç uyumaması beni iki soruya yöneltti. Adam bazen uyuyor ve izlediklerimiz uyku ile uyanıklık arası bulanık görüntüler mi? Ya da adam asıl uyanık zamanlarında mı uyuyor? Topluma, insanlığa bir atıf mı? Belki de...
Film ufaktan Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam kitabına benziyor. İki karakter de topluma karşı bir başkaldırı niteliğinde. Çoğunlukla eylemsizlik halleriyle. Yapılan her eylem birbirine benziyor, artık sizi siz olmaktan çıkarıyorsa bir eylemde bulunmanın önemi kalmaz.
"Bekleyecek bir şeyin kalmayana dek beklemek istiyorsun."
Pasif olmak bir nevi.
"Beklemeye ve unutmaya devam etmek istiyorsun."
Bir çözülme. Ancak çözülme ile (film açısından) hareketsiz, bunalımsız bir yaşam beraberinde geliyor.
Açılış sahnesini çok beğendim. Koşut kurgu sayılabilecek biçimde ana karakterin yalnızlığı, toplumun kalabalığıyla birlikte sunuluyor. Filmin en önemli manevrası, ses kullanımı. Sahne geçişleri, anlatım dili en çok sese bağlı. Tabii biçimsel açıdan karşıtlıkların kullanıldığı replikler, görseller mevcut.
Şu eylemsizlik meselesine dönersek. Eylemsizlik, yaşama karşı verilen güçlü tepkilerdendir. Hem yaşıyorsunuz hem de yaşamın dayatmalarına karşı çıkıyorsunuz. Fiziksel, psikolojik, sosyal açıdan tamamen soyutlanma hali. Paul Auster'ın Ay Sarayıçalışmasında da benzer bir durum mevcuttu.
"Dünyaya kayıtsız kalmak ne cahillik ne de insafsızlıktır."
Özellikle beğendiğim bir sekanskarakterin gazete okuması üzerine kurulu sekansı oldu.
Filmin çoğu unsuruyla uzlaştım. Fakat sonunda, finalinde tüm insanlığı aşağılık görmesini kabullenmedim. Tamam toplumsallaşmayı canavar olarak nitelemesine kısmen katılabilirim. Fakat tüm insan soyuna yaklaşımını kabul edemem.
"Giydiklerin, yediklerin, okudukların senin adına konuşamaz."
21. yüzyıl için geçerli olmayan replik. Dışarı çıkın, insanların susup bir sürü şeyin onlar hakkında atıp tuttuğunu görün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder